Cuma, Ekim 14, 2005

ATTİLA İLHANIN ANISINA

Cebbar Oğlu Mehemmed
kaman cıvarına bahar gelincev yıkılır ovadan apdal çadırlarıyücesinde pare pare duman tutmuşdüdüldağ'ın yaylasında mekan kurulurhoş gelmişsin evvel baharnisan ayı içinde donanır dağlardonanır yeşilinden alındanistasyon deresi kabarmıştırhacıdağ'ın selindendağlar sıra sıradır eylim eylimdağlar uzanır bir uçtan bir ucadağlar bir birinden yüceyamaçlarında kireç yakılırbir ömür boyunca kahrı çekilirkimse anlamamış sırrını hikmetinibu bereket nereden gelirbaşınızdan duman eksilmesin gavurdağlarısiz hikayet eylediniz bana bahçe kazasının kaman köyündencebbar oğlu mehemmed'in hikayesini
yılların yücesinden şöyle bir seyran edelimbir avuç toprağıma çöreklenmek içinyürümüş selamsız sabahsızdestursuz girmiş memleketimeyedi çeşit frenk askeriuğursuz bir hava çökmüşüstüne memleketiminuğursuz ve karanlık çocuklar gülmemiş artıksessiz sessiz ağlamış analaroduna giderken vurulmuşve yahut harman yerindeavuçları buğday kokan delikanlılar
ve nice gavurdağı kızlarınınbirer birer ırzına geçilmişyalvarmış ihtiyarlar allah'a- rivayet şöyledir kim -dumanlı bir güz akşamışu mor dağlar efendimdestur demiş de yürümüşsilkinip kalkmış ayağa
gel haberi öteden verelimçıkmış dağlara kendiliğindencebbar oğlu mehemmedfransız'a silah çekmişhür yaşamak uğrunaırz uğruna namus uğrunaana için baba ve kardeş için
şu mübarek topraklarşu mübarek vatan içinderken efendimbir gün kaman'dan öteuğrun uğrun haber ulaşmışurfa'nın antep'in köylerinegözü kanlı maraş beylerine
cebbar oğlu mehemmedburcu burcu çam kokan bir yaz akşamıomuz vermiş bir ağaç gölgesineusul usul türkü söylüyor - hasret kuşun kanadında deli kuşlar uçun gayrı yazımız böyle yazılmış bu diyardan göçün gayrı -kirveleri durdu ve süleyman on sekiz adım gerisindeşahin gibi tünemişler kayaların üstüneavuçları sıcak bakışları ok gibideliyor her dokunduğu yeribiri doğuya bakıyor diğeri batıya
iptida durdu görüyor geleniyel midir toz mudur anlamıyorlakin bıyıkları terlemedençeteci olan garip ökkeşçok geçmeden getiriyor haberitabur tabur üstümüze varıyordüşman yola çıktı savranlı'dan
hemen mevzie sokuldu mehemmedyanıbaşında durdu ve gerisinde süleymançeteler yer tutup pusu kurdularkanlı geçit boyunadüşman yanaşırken kaman köyünebekletmeden yaylım ateşi açıldımermi kurşun yağmur gibi saçıldıilk seferinde on beş kişi vurdularve bir hayli düşman kırdılaryamaçlarda koptu kızılca kıyametcesaretlerine söz yoktu amaneyleyip nitsinler düşman daha çoktudüştü birer birer bütün yiğitlergürültüler boğazda sustu nihayet
demek diz üstü düşmüş mehemmedkirvesi durdu'nun yanıbaşınakanlar akar yarasındanal al olmuş çevresinden
köpük köpük gözlerini doldururbir başına mehemmed yedi düşman öldürürmavzerinin namlusu hala sıcaktutulmazölümün derdi büyük yiğenimçare bulunmaz
aynı akşam doğurmuş karısı dönemavi gözlü bir çocuk sarışınbir avuç toprak sarmışlar altınave kemal koymuşlar adını.

Hiç yorum yok: