Perşembe, Kasım 30, 2006

RUFAİ-YOLU

Hz. Allah (c.c.) tarafından vaz' edilen Yüce dinimiz İslam, Hz. Rasûlüllâh (s.a.v.) aracılığı ile biz beşere tebliğ edilmiştir. Mekke'de doğan İslâm dini Medine ve tüm Hicâz?ı merkez alarak kısa sürede yeryüzüne yayılmaya başlamıştır. Bu yayılmanın doğası gereği değişik coğrafyalardaki siyasî ve felsefî görüşlerin etkisinden bunalan Müslümanlar safiyetini muhafaza edebilen İslam büyükleri etrafında yoğunlaşmaya başladılar. Neticede bu topluluklar, zamanla etrafında toplandığı zâtların adıyla veya sıfatlarıyla hatta yaşadıkları yerlerin adıyla anılır oldular. Abdulkâdir-i Geylânî Hazretlerinin etrafında toplananlar "Kadirî", Ahmed er-Rufâî yolunda yürüyenler "Rufâî", Muhammed Bahâüddîn Nakşibend yolunda yürüyenler "Nakşî" , Mevlânâ Celâleddîn Rûmî yolunda yürüyenler "Mevlevî" v.s.gibi?

Hz. Peygamberimiz (s.a.v)? in Hüseynî nesebinden 20. torunu olan Ahmed er-Rufâî, 1118 yılında Irak?ta Vâsıt?a bağlı Betâih kasabasının Hasan semtinde dünyaya gelmiştir. Yedi yaşında hafızlığını bitirince aynı yıl babasının vefatı ile dayısı Şeyh Mansur?un terbiyesinde büyümüştür. Dayısı ve zamanın âlimlerinden dînî ilimleri tahsil etmiş ve 28 yaşında postnişin olmuştur. Yaşadığı yıllarda pek çok âlim ve devlet adamı sohbetlerinden istifade etmişlerdir.

Değişik yörelerde farklı söylenen bir husus da, Seyyid Ahmed er-Rifâî Hazretleri?nin isminde ki "Rifâî" kelimesinin yazılışı hususudur. Aslında kelimenin Arapça?da doğru okunuşu "Rifâî" olup Anadolu Coğrafyası?nın birçok bölgesinde "Rufâî veya Rufâî" şeklinde telâffuz edilmektedir. Eskilerin tabiri ile şöyle bir ifade vardır: "Deme sen kalbura kallâbur. Zira halk içinde ğalat-ı meşhûr, lisân-ı fasîh-i kasîrden evlâdur". Yani bir kelime herhangi bir yörede yanlış bir okunuş biçimi ile meşhur olmuş ise onu, o şekilde okumak aslına uygun okumaktan daha önceliklidir. Yine de kelimenin doğru okunuşunun "Rifâî" şeklinde olduğu unutulmayıp bu esas alınırsa daha güzel olacağı muhakkaktır.

Osmanlı padişahlarının çoğu "Nakşî Yolu" mensubudur. Abdülhamit Han, veziri ve şeyhi olan Ebu?l-Hüdâ es-Sayyâdî ismli, Ahmed er-Rufâî Hazretlerinin evlatlarından olan bu zat vesilesi ile Rufâî Yolu mensubudur.Türkiye'mizde, ilk defa Doğu Anadolu'da Peygamberimizin pâk neslinden Yusuf-u Nailî (1700 lü yıllar) ile Van'da, Hacı Ahmet Baba (1792?1912) ile Erzurum'da, aynı yıllarda yaşamış ve beraber Hacc ve yol arkadaşlığı yapmış Hafız Ebubekir Baba ile Çorum'da ve (1867?1950) Selanik doğumlu Filipe Hanedanından Ken?an Rifâî ile de İstanbul'da temsil edilmiştir. Bugünkü dergâh sahipleri bu zatların devamı olan evlatları ve halifeleridir. Daha sonraki yıllarda Balkanlardan özellikle Üsküp?ten gelen Rufâî Yolu mensupları olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında vatan savunması içerisinde Rufaîler özellikle akıncı olmuşlardır. İmparatorluğun son yıllarında Almanların oldubittisi ile içine sokulduğumuz Türk-Rus savaşı olan Sarıkamış Harekâtında şanlı bayrağımız semalardan inmesin, ezanlarımız minarelerden dinmesin ve namus mukabili vatan topraklarımız düşman çizmeleri ile çiğnenmesin diye topyekûn savaşmışız. Rufâî şeyhlerinden, Erzurum Horasan Sanamerli Hacı Ahmet Baba?nın oğlu, Hacı Mevlüt Baba?nın babası Seyyid Yakup Baba, başında bulunduğu 60 kişilik müfreze birliği ile 11. Kolordu komutanı Galip Bey?e bağlı 33. Tümende Yüzbaşı Cevat Bey?in birliğini Sarıkamış, Kötek-Zivin muharebelerinde takviye etmiş ve 2 Ocak 1915 tarihinde tüm ihvanları ile birlikte şehit olmuşlardır. Kabirleri hâla şehâdet şerbeti içtikleri vatan topraklarındadır. Ruhları şâd olsun.

Bu yolun temel kuralları, Ahmed er-Rufâî tarafından şöyle tarif edilmektedir.

Evladım!

Yolumuzun aslı, Allâh?ın (c.c) kitâbına uyma, Resûlüllâh?ın (s.a v) sünnetine uyma, nefsin hevâ ve arzularından uzaklaşma, bid?atlardan sakınma, emirler ve nehiylere karşı sabırdır. Kim ki hallerini, sözlerini, fiillerini her vakitte Şeriat?ın, Kitab?ın ve Sünnet'in ölçüsü ile ölçmüyor, tartmıyor ve onu ölçü kabul etmiyorsa ona ittibâ edilmez. O, bizim yolumuzun rehberlerinden ve yolumuzun mücâzlarından değildir.


Rufaî
Seyyidlerinden


28.11.2006

Hiç yorum yok: