Cumartesi, Ekim 27, 2007

CUMHURİYET BAYRAMI


Bir zamanlar yurdumuzda Bir başka devlet varmış
Başındaki padişah Ne isterse yaparmış.
Millet onun yanında Köle imiş, kul imiş
Türklerin vatanında Yıllar sürmüş bu gidiş
Vatan kalmış bakımsız Millet fakir perişan
Sönüp gitmiş eski hız.
Yurda saldırmış düşman
Atatürk padişaha Düşmana karşı durmuş
Yurdumuzu kurtarmış Cumhuriyeti kurmuş.
Saol paşam.

14 yorum:

Count Byron dedi ki...

Lovely entries. Wish I can understand all. Here's wishing you a very happy and joyous Eid.
Eid Mubarak
CB

Mesut Gürbüz dedi ki...

biraz sallamışın abi, bol keseden...
Biz Osmanlı Torunlarıyız.
Padişah ile düşmanı aynı kefeye koyuyorsun.

Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

Mustafa Şenalp dedi ki...

Sevgili
Mesut ben kedimi hep türk olarak gördüm ve öyleyim.
osmanlı torunuyuz diyorsun O hanedanlık sadece osmanlıya aitir hele türlere hiç ait değildir bak osmanlı padişahlarına ? helee anası türk olan bir tek padişah yoktur ve biz türkler osmanlı torunuyuz deriz. kendimize malasef .bütün osmanlı padişahları ve paşaları da türk değildir hepside (devşirmedir) yani dönmepaşaların arasında bir tane türk vardır oda baltacı onuda idam etiler. istersen bir incele ne dersin.?haaa aklıma gelmişken galiba 42 osmamlının arasında (padişah) nedense hiç biride hacı olmamış.:)

Mesut Gürbüz dedi ki...

Anlaşılan yazdıklarına tek tek cevap vereceğim abi.

1. "Başındaki padişah Ne isterse yaparmış. Millet onun yanında kul imiş."

Buna cevap olarak en basit FSM(Fatih Sultan Mehmet)'in cami yaptırmak için bir Rum un arsasına el koymasını örnek verebiliriz. Kısaca şöyledir, FSM bir alana

cami yaptırmak ister, azıcık da bu rumun arsasına da girmektedir. FSM arsa ücretinin iki katını teklif etmesine rağmen, Rum cami yapılmasını sindiremediği

için kabul etmez, FSM de sinirlenir o kadar para verdiğim halde vermiyor bu nefsani der ve bastırıp, camiyi yaptırır.

Bunun üstüne Rum bu padişah ötesi yok derken, Bir Osmanlı efradı kadıya gitmesini söyler, Rum kadıya gider, Mahkeme kurulur, FSM gelir, karara bağlanır. FSM

nin eli kesilecek. Bunun üstüne Rum hayretlere düşer ve arsanın parasının verilmesine karşılık davasından vazgeçer..

Padişah istediğini yapınca, sonucunun nerelere varacağını yukarıdaki hikaye anlatıyor. Sakın bu hikayeyi bilmiyorum deme abi, senin neleri bildiğini hepimiz biliyoruz.

-------------------------------
2. "helee anası türk olan bir tek padişah yoktur"

Öncelikle şunu söyleyim, Babaannemin süper sevdiğim lafıdır. Sen tohuma bak, tarlayı ne yapacan?

Evet Osmanlı padişahları hep dışardan evlenmişlerdir. İlk dönem evlilikleri Anadolu Beylerinin, Sırp, Bulgar ve Bizans krallarının kızları ile olmuştur.

Bunun tek sebebi bu kişiler öldükten sonra toprak talep etmekti. Örnek olarak;
- Orhan Gazi Bizans İmparatoru III. Andronikus'un kızı Asporça Hatun ile
- I. Murad Han'ın Bulgar Kralı Şişman'ın kız kardeşi Tamara (Maria) ile
- Yıldırım Bayezid Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı devlet hatun ile evlenmişlerdir.

Fatihten sonra ise cariyelik sistemi başlamıştır. Balkanlardaki prenslik ve krallıklar yıkılmış hepsi devletin sınırları içerisine alınmışlardı. Fatih'le beraber Bizans İmparatorluğu'da Tarihe karışmıştır. Ayrıca Anadolu beylikleri ortadan kaldırılmış ve Türk birliği temin olunmuştu. Osmanlı gücünü ispat ettiği için evlilik veya akrabalık ile toprak elde etme düşüncesi kalkmıştır.
Padişahların birden fazla evlilik yaptığını düşünürsek her aldıkları kadın için yapacakları şatafatlı düğünler, yapılacak masraflar ve verilecek hediyeler düşünüldüğünde devşirme sistemiyle devletin ne büyük bir masraftan kurtulduğu açıkça görülmektedir.

Neden Türk ilim ve Devlet adamlarının kızlarını almadıklarının sebebi ise her padişah döneminde bir kaç aile saraya nüfuz edecek devlet işlerine karışacak, parçalanma ve bölünme süreci içeriden daha çabuk bir şekilde gerçekleşecekti.

-------------------------------
3. "biz türkler osmanlı torunuyuz deriz. kendimize malasef .bütün osmanlı padişahları ve paşaları da türk değildir hepside (devşirmedir)"

Devşirme sistemi neden ve nereden çıkmıştır.
- Yıldırım Bayezid'in Ankara mağlûbiyetinden sonra fetihlerin duraklaması, hattâ muvakkaten (geçici olarak) gerilemesi sebebiyle yeniden esir elde edilememesi, acemi oğlan ihtiyacını arttırmıştır.
- Ayrıca bugün Amerikan ordusunda asker olmak için can atan çok sayıda üçüncü dünya ülkesi vatandaşı insanların mevcut olduğu inkâr edilemediği gibi, o günün tek süper gücü olan Osmanlı Devleti'nin en önemli ordusu olan Yeniçeri teşkilatında görev almak için Müslüman ve Hıristiyan her çevreden talepler gelmeye başlamıştır.
- Bir diğer önemli sebep de gayrimüslimlerin askerlik edemeyişleri ve buna karşı cizye vergisi ödemeleri söz konusu olduğundan, gayrimüslimler ve özellikle Osmanlı hayranı Bulgar, Arnavut, Bosnalı ve Ermenilerin, Osmanlı ordusunda görev alma arzuları gittikçe artış göstermiştir.

-------------------------------
4. "haaa aklıma gelmişken galiba 42 osmamlının arasında (padişah) nedense hiç biride hacı olmamış."

Aklına nasıl geldiğini ve konu ile nasıl bir ilişki kurduğunu anlamadığım bu cümlende sadece bildiğin bir bilgi ile üstünlük kurma hevesi görüyorum. Ama yine de cevap vermek gerekecek.

Evvela haccın farz olmasının şartlarını özetleyelim: Müslüman olmak; akıllı olmak; ergen olmak; hac yolu için hem gıda ve hem de yol masraflarını karşılayabilecek kadar zengin olmak; haccın farz olduğunu bilmek; yol emniyeti bulunmak.

Bazı İslâm hukukçuları, bedeni sıhhatli olma şartını, sıhhatli olsa bile tutuklu olma veya kendisini hacdan alıkoyan zâlim idareciden korkmanın da haccın edâsını engelleyeceğini ifade etmişlerdir. Sultân ve o manadaki devlet yetkililerinin de tutuklu gibi kabul edileceğini; sadece beytülmal(hazine malı) dışında kendine ait malından haccın farz olacağını ve bu özür devam ettiği müddetçe ölünceye kadar hacca gidemeyebileceğini hükme bağlamışlardır.

Günümüzdeki gibi ulaşım imkânlarının gelişmediği ve bir hac görevinin en az üç ay süreceği bir asırda, Osmanlı Padişahlarının hacca gitmeleri gerektiğini düşünmek, İslâm Hukukunu bilmemek olur. Kaldı ki, ömürlerinin yarısını cephede geçiren Padişahların, neden Mısır’a kadar cihâda gidip de hacca varmadıkları da ileri sürülemez; zira ordunun başında mücahid bir komutan olarak sefere giden padişahla, kendi şahsî ibadeti için üç ay memleketini yalnız bırakan padişah bir tutulamaz.

Osmanlı Padişahlarının II. Selim’e kadar gelenlerinin tamamı, ömürlerinin yarısını Allah yolunda cihâd için seferlerde geçirmişlerdir. Üzerlerine farz-ı ayn olan ve hukukullah mahiyetinde bulunan cihâdı ve nizâm-ı âlemin devamını, şahsî farz olan hacca tercih etmeleri için, Şeyhülislâmlar fetvâ vermişlerdir. II. Bâyezid Amasya’da vali iken hacca gitmeye niyetlenirken, sadrazam ve diğer devlet erkânının imzası ile gönderilen mektupta, hemen gelip tahta geçmesi gerektiğini, hacca gitmeyi halka ve devleti idare etme işi olmayanlara bırakması icab ettiğini tavsiye etmişler; aksi takdirde düşmanın cesaretlenerek Müslümanlara saldırmasına sebep olacağını ikaz eylemişlerdir.

Yine aynı şekilde ısrarla hacca gitmek isteyen II.Osman(Genç Osman)'a da dönemin Şeyhülislamı şöyle bir fetva vermiştir. "Padişahlara hac lâzım değildir;
oturup adl eylemek evlâdır. Câiz ki, bir fitne zuhûr eyleye." Aziz Mahmut Hudai hazretleri de Genç Osman'ı bu fetvaya uyması için ciddi şekilde ikaz etmiştir.

KAYNAK: iNTERNET

Ben Osmanlı Torunuyum ve T.C. vatandaşıyım. Geçmişim ile övünüyor geleceğe umut ile bakıyorum. Yönetim şeklini, cumhuriyeti, Osmanlıyı ve Atatürk'ü seviyorum.

Mustafa Şenalp dedi ki...

sevgili mesut
seni çok sevdiğimi bilirsin.
ama anşamadığımız yada benim cahilimden kaynaklanan bazı şeylerede açıklık getirmek gerekir bu kanatateyim bilmediğim bir şeyler varsa öğrenmek iyi olur elbete.
evet padişahların arasın da en akılı sı f.s .mehmetmiş buna katılıyorum senin verdiğin örneğe katkı yapmak isterim O zaman için halaa gecerli AYASOFYA YI İBADETE AÇARKEN diğer padişahlar gibi içindeki o güzelim 5 yy. çinilerini ve değeli lahitleri suva ile kapatırmamış . fakat o da övdüğün şeyh üslama (GARIN GARDAŞI) katli vaciptir fetvasını verdirmiş :) birde kılıf uydurmuşlar kanı akmıyacak:) onun için kardeşlerini öldürürken iple boğalrmiş yada kuyuya atar öldürürlermiş:)kanı akmıyoryaaa hani günah olmuyor o zaman:)
2 cevap orhan gaziden beri bu böyle anaları hep yabanci rus sırp arnavut gibi.orhan gazinin anasının (oğul ) diye bir hitabesi vardı bulamadım.
3 . devşirme ve frenkler hep beli olur yapılan padişah posterlerinin burunlarına bakmanı tavsiye ederim hepside (frenk)
cevap 4
sevgili mesut kimseye üstünlük kurma gibi bir niyetim yok mesut gelelim hac meselesine neden hiç biri gitmemiş dedim sen başka örnekler vermisin 3 ay gibi ben şahsen bunların islamı sevdiklerine inanmıyorum anaların dan dolayı. buralardan anadoludan ve işgal altına aldıkları ülkelerden aldıkları vergi ve ganimetle geçinmişler hep zavalı türkler vergi ve asker vermekten başka çareleri kalmamış. sana kayseriden bir örnek kayseride kurşunlu cami hariç bir tek osmanlı eseri ve yatırımı varmı? olanların hepside selçuklu eserleri değilmi ? yozgat niğde sivas her tarafa bak hiç ama hiç osmanlı eseri yok olanların hepside selçuklu öyle değilmi?
amasya hariç.
trakya ve analarının oralara bakalım? bulgaristan da bosnada sırpistan da yunanistan da bile hep köprüler hanlar hamamlar okular camiler yollar var ama nedense burnun dibindeki zavalı anadoluda hiç bir şey yok:)
5 .yavuzun mısırı işgali ile gelen zorla alınan (haifelik)başımıza bela olmuş toplanan vergiler ve ganimetler bu seferde oralara akmıya başlamış islam halifeliği kılıçla alınmış akıl yolu ile değil malesef bir örnek (deli ibrahim) padişah adam deli yaaa fakat ayni zamanda tüm islamın halifesi:)
örnek küçük yaşta 10- 15 yaş arası padişah olan dolu bunlarıda hep VALİDE SULTAN ANALARI YÖNETMİŞ BEBELERİNİ VE OSMANLIYI:)
KÖSEM SULTANIN KAFASINI BENMİ KESTİM?:)
bir çoğunun hepsi demiyorum. fili livata dan hoşlandığını? biliyormusun? meşhur KAZIKLI VOLVODO bebeyken saraya getirilip kulanıldığını biliyormusun? ileriki zamanlarda bunun için yakaladığı türkleri ve ya osmanlı askerlerini bunun için kazığa otutrduğunu biliyormusun?
ciğerciden örnek vermisin.
a.m.hüdayiden 5 padişaha hocalık yapmış doğru şu örneği vereyim sen anla ne demek istediğimi. sevgili mesut.
MISRI NİYAZİ DEMİŞKİ CEVİZ AĞCİNİN MEYVASİNA CEVİZ DİYORLARDA
GÖVDESİNE NEDEN KÜTÜK DİYORLAR DİYE SORMUŞ A.M. HÜDAYİ HZ. NE
BUNUN ÜZERİNE BİR FERMAN (RODOS)A SÜRGÜN VE ORDA ÖLÜM..


BUNLARI DEDİM DİYE LÜTFEN KIRILMA SENİ ÇOK SEVİYORUM
SAĞLICAKLA KAL.


Ben TÜRK Torunuyum ve T.C. vatandaşıyım. Geçmişim ile övünüyor geleceğe umut ile bakıyorum. Yönetim şeklini, cumhuriyeti, TÜRKLERİ ve Atatürk'ü seviyorum.

Betül Gürbüz dedi ki...

--bir çoğunun hepsi demiyorum. fili livata dan hoşlandığını? biliyormusun?--
Bu satırlardan hiç ama hiç hoşlanmadığımı öncelikle belirtmek isterim. Bir kaç yabancı Osmanlıyı çekemeyen hain tarihcinin uydurma sözlerine inanmak bana hiçte akıl karı gelmedi doğrusu!! Burada kastedilen içoğlanlar ile alakalı yazıyı aşağıda giriyorum. Ümid ederim ki birşeyler anlaşıla!!

Osmanlı torunuyum bundan da gurur duyuyorum!!

İç Oğlan Müessesesi
Evvelâ, iç oğlan kelimesini tarif etmek gerekmektedir. İçoğlanı, Enderûn denilen İç Saray’da çalışan özenle ve dikkatle seçilmiş saray görevlilerine denmektedir. Osmanlı tarihinde, Topkapı, Galata, İbrahim Paşa ve Edirne Saraylarında yetiştirilen ve zamanla muhtelif devlet hizmetlerine çıkan devşirmeler olarak tarif edilmektedir. Bunlara Saray Acemi Oğlanları veya Celeb de denmektedir. Bir de Yeniçeri Ocağının acemileri vardır; aslında bunlara iç oğlanı dense de, bunları Saraydakilerden ayırmak için Şadi adı verilmektedir.

O halde iç oğlanı, bir terimdir. Oğlan kelimesi, illa da kötü niyetle seçilmiş genç çocuk manasına gelmez. Belki Enderun denilen İç Saray’da istihdâm edilmek üzere seçilen devşirmelere de denmektedir. İç oğlan denmesi, İç Saray’da istihdâm edilmelerinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca burada istihdâm edilecek devşirmeler, Enderûn Mektebinde yetişmektedirler. Yani Enderûn aynı zamanda devlet adamı yetiştiren bir fakülte durumundadır. Nitekim buradan yetişen devlet adamları arasından pek çok beylerbeyiler ve sancakbeğleri çıkmıştır.

İkinci olarak, bazı yabancı seyyâhların ve bir kısım İslâm düşmanı tarihçilerin anlattıkları gibi, Enderun yani İç Saray’da çalışmak üzere yetiştirilen İç Oğlanlarının yakışıklı olması, Padişahların gayr-i meşru arzularını tatmin için değildir. Belki İç Saray yani Osmanlı Devleti’nin en geniş sınırlara ulaştığı dönemlerde toprak alanı 24 milyon km2yi bulan bu muhteşem devletin Devlet Başkanlığı sarayı demek olan bu mahalde çalışacak personel dikkatle seçilmeliydi. Bugün bile başbakanlık ile cumhurbaşkanlığı Köşkünde çalışan personel ile normal bir devlet dairesinde çalışan personelin aynı özelliklere sahip olmadığını, aslında bu iftiraları kitaplarına alanlar da bilirler. Gerçekten İç Saray’da çalışacak personel, sır tutmalı, eli ayağı düzgün olmalı, yalancı ve hâin insanlar olmamalıydı. İşte bütün bu özelliklere sahip devşirmeleri iç oğlanı adıyla tesbit edebilmek için bugün Kriminoloji veya benzeri ilimlerin yerine Osmanlı döneminde de İlm-i Sîmâ veya İlm-i Kıyâfet denilen bir ilim dalı vardı. Elinin, ayağının, gözünün ve kulağının özelliklerine göre, bir insanın ahlaki yapısı az çok tesbit edilmekteydi. İşte Enderûn denilen İç Saray’da çalışacak iç oğlan denilen personel, bu konuda uzman olan kişilerce seçilmekteydi. Gılmân veya İç oğlan denilmesinin bir sebebi de, burada bugünkü gibi kadın personel çalıştırılmamasındandır. Bunu, Osmanlı’da Harem isimli eserimizde ayrıntılı olarak anlattık.

Üçüncü Olarak, İç Saray’da çalışan iç oğlanları yakışıklı gençlerden oluşması sebebiyle, Padişah açısından değil, kendi aralarında muhtemel bir gayr-i meşru durumdan sakınmak için çok dikkat çekenlerin yüzlerine peçe örtmesinin emredilmesi doğru olabilir. Ancak bu Padişahın onları başkalarından kıskanmalarından dolayı değil, bu konudaki şer‘î bir hükmün tatbikinden ileri gelmektedir. Gerçekten İslâm hukukunda bir hüküm vardır: “Genç bir hoca veya terbiyeci, genç ve bıyığı bitmemiş çocuklarla, fazla yalnız kalmasın; zira nefis insanı kötülüklere sevkedebilir. Hatta bu tür gençler, yüzlerine peçe bile örtebilirler. Bu tür gençlere şâbb-ı emred denilir”. Fevkalade bir edeb kaidesi olan bu hükme, bazı Osmanlı Padişahları uymuşlar ve bir kısım İç saray görevlisi iç oğlanlarına yüzlerini peçe ile örtmelerini emretmişlerdir. Şimdi soruyoruz, Kur’ân’ın emrine uymak için gösterilen bu hassasiyet nerede? Bunu Hammer gibi bir Hıristiyan tarihçinin iftirasına uyarak tamamen edeb dışı yorumlara gitmek nerede?

Dördüncü olarak bir hususa daha dikkat çekmek istiyoruz: iç oğlanlar, değişik hizmetleri görmektedirler. Bu hizmetlerden biri de Has Oda’nın hizmetlerini görmektir. Has Oda, Padişahın iç oğlanlar ile beraber olduğu ve gayr-i meşru hayat yaşadığı bir mekân değildir. Biraz sonra Has Oda’nın mahiyetini öğrenince böyle bir iddiadan titrememek mümkün değildir.

Gerçek Has Oda, Enderun odalarının birincisi ve en itibarlısı olup Fâtih tarafından personel mevcudu otuz kişi olmak üzere kurulmuştur. Daha sonra diğer Padişahlar tarafından genişletilmiştir. Harem’de değil Enderun’da yer almaktadır. Has Oda’da Hırka-ı Sa‘âdet ve diğer mukaddes emânetler bulunmaktadır. Has Odalıların asıl vazifeleri de Hırka-ı Sa‘âdet Dâiresini süpürmek, tozunu almak, mübârek gecelerde güzel kokularla donatmak ve gül suyu serpmek, Kur’ân-ı Kerim okumak, Padişaha ait hizmetleri görmek yani Saray içinde Padişahın hususî personeli olmaktır.

Özellikle Fâtih Sultân Mehmed ile alakalı olarak Notaras’ın ve Franzes’in oğlu ve Erico’nun kızı ile ilgili isnatlar ise, Bizans tarihçilerinden bazılarının, İstanbul’u fethetmesinden dolayı duydukları kızgınlığın yalancı bir sonucu olmaktan öteye gitmemektedir ve hiç bir delile dayanmamaktadır.

Bütün bu bilimsel açıklamalara rağmen, hâlâ İslâmcı Gay’ler diye haber yapanların durumunu ilimden anlayanlar daha iyi takdir edebileceklerdir. Bunlar, Gelibolulu Mustafa Âlî’nin tıpkı Kâbusnâme’de olduğu gibi, erkek ve kadın hizmetkârlar ve câriyelerle ilgili verdiği bilgileri ve özellikle de genç kız ve erkek manasında kullanılan gulâm ve bunun çoğulu olan gılmân kelimesini dillerine dolayarak, Osmanlı devlet adamlarını ve hatta Şeyhülislâm ve kazaskerlerini bile, gay’likle itham etmektedirler. Halbuki aynı yazar, tıpkı Kabusnâmenin yaptığı gibi, hizmetkârlar hakkında bilgi verdikten sonra, toplumdaki ahlaksızlar hakkında da bazı açıklamalarda bulunmaktadır. Zaten, Osmanlı toplumunda tümüyle bu ahlaksızlıklar yok idi denilemez. Karşı çıkılan, bu ahlaksızlıkların Padişahlara ve âlimlere de isnad edilmesidir.

Büyük Osmanlı Tarihçisi Âlî, bu rezillere ayırdığı kısa bahiste, gay tabir edilen cinsî sapıkların dinimize göre suçlular olduğunu, haram helal demeden kadınlarla beraber olanların ise, nefislerine mağlup olan reziller grubunu teşkil ettiğini; lezbiyenlerin ve homoseksüellerin de bunlar gibi reziller grubunda yer aldığını, toplumdaki grupları sayarken gayet açık beyan eylemektedir. Aynı eserde, meyhânelere ayrılan bir bölüm de vardır. Acaba böyle bir bölümde gayr-i müslimlerin meyhaneleri anlatıldığı ortada olduğu halde, bu başlığı okudukdan sonra, Osmanlı Devleti’nde herkes meyhâneye giderdi mi diyeceğiz?

Betül Gürbüz dedi ki...

Kaynak yazmayı unutmuşum : http://www.osmanli.org.tr/bilinmeyenosmanli-1-19.html

Mustafa Şenalp dedi ki...

kim olduğunu tahmin ediyorum ve sevdiğim kişileri kırmak üzmek istemiyorum.
onun için sana cevap yazmıyacağım fakat şunu demek isterimki verdiğin kaynakta dahil. bizi yüz yılardır uyutmuşlar kandırmışlar bunu böyle bilmeni isterim.
(HER KARANLIĞA BİR İŞIKLA GİTMEK GEREKMEZMİ) Bu kanatadeyim.

Betül Gürbüz dedi ki...

Kim olduğumu ben zaten gizlemedim Mustafa abi. Ben Betül Gürbüz zaten yazıyor ismimde! Ama çoğu yazdığınıza katılmıyorum katılmayacağımda neden karşı eleştirilere açık değilsiniz anlamış değilim! Savunduğunuz fikirler hakkında geçerli kaynaklar gösterebilirseniz daha inandırıcı olur kanaatindeyim! Özellikle fiili livata hakkında!!

Mustafa Şenalp dedi ki...

EVET
SEVGİLİ MESUTUN (BABA) EŞİ
SEVGİL KIZIMIZ
SEVGİLİ GELİNİMİZ.
SEVGİLİ KARDEŞİMİZ .

LÜTFEN RİCA EDİYORUM
(ALİ KEMAL MERAM )
(PADİŞAH ANALARI )İSİMLİ KİTABINI BİR DEFA OKU LÜTFEN BURDA OLSANIZ İDİ SANA HEDİYE ETMEK İSTERDİM.
OKUDUKTAN SONRA HER TÜRLÜ ELEŞTİRİNE HAZIRIM .
KENDİNİZE İYİ BAKIN SAĞLICAKLA KALIN

Mustafa Şenalp dedi ki...

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=padisah+analari.

http://www.lafmacun.org/bak/padisah+analari.

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=kazikli+voyvoda
(10) oku
Kazıklı Voyvoda olarak tanınan Eflak Prensi Dördüncü Vlad, Voyvoda Dracola'nın oğludur. Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlılara karşı savaştı. Ele geçirdiği Türk esirlerini kazığa vurarak ve türlü işkencelerle öldürerek Balkanlarda kanlı bir iz bıraktı. Vidin Bey'i Hamza Paşa'yı ve beraberindekileri kazığa vuran kişi de O'dur.

Esirlerin derilerini yüzdürerek üzerine tuz sürdürüp keçilere yalatmak, kendisine gönderilen Osmanlı elçilerinin çıkartmak istemedikleri sarıklarını kafalarına çaktırmak, annelerin memelerini kestirip yerlerine çocukların başlarını sokturmak gibi akıl almaz işkence usullerini icat etmiş vahşi bir liderdir. Fatih Sultan Mehmed tarafından yakalanmaya çalıştıysa da kaçmayı başarmış, nihayet kendi adamlarından biri tarafından 1462 yılında öldürülmüştür.

http://nedir.antoloji.com/kazikli-voyvoda/( bu kısmıda iyi oku)

http://www.birebir.net/detay.asp?d=kazikli+voyvoda


bunlara bir göz atarsan belki bir
çağrışım yapar.

Betül Gürbüz dedi ki...

Verdiğiniz kaynaklardaki padişah anaları kitabı ile alakalı olan yorumları okudum. Fakat bir çoğunun olumsuz olduğu hemen göze çarpıyor. Ben kitabı bizzat okumadım fakat kitabın yazarı ile alakalı yaptığım araştırma sonucunda da pek olumlu bir şeye rastlayamadım!! İşte kaynakları : http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=5395 (Burada Prof.Dr.İlber Ortaylı ile yapılmış bir röportaj içersinde geçiyor yazarın ismi) , http://www.hafif.org/etiket/ali-kemal-meram , http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ali+kemal+meram. Buradan da anlaşılacağı üzere kim olduğu belli olmayan birinin açık kaynaklara dayandıramadan yazdığı kitabı bence Osmanlıyı tasvir edemez. Ayrıca neden bu kadar kötü olan padişahlar İslam'ı yaymak adına bu kadar uğraştılar ve bu kadar alçaklıkları yapabilen padişahlar ve onların kurduğu sistem nasıl oldu da 600 yıl sorunsuzca işledi acaba? Bence milliyetçiliği bir tarafa bırakmak lazım çünkü Allah ın huzurunda kimsenin milliyeti önemli değildir! Önemli olan dünyada yaptığı güzel işlerdir. Nitekim bir hadis-i şerifte "Soy, ırk davası güden bizden değildir, bu uğurda savaşan bizden değildir, bu yolda ölen bizden değildir." buyrulmaktadır! Bilmem anlatabildim mi. Kalıplaşmış düşünceler insanı bazen yanlışa sürükleyebilir diyorum.

Mustafa Şenalp dedi ki...

http://www.hafif.org/yazi/padisah-analari-ve-600-yil

senin verdiğin bu adres her şeyi açıklyor kardeşim :)

birde lütfen bu kitabı bir oku hepsinde,de (idalarında) kaynak veriyor adam kaynaksız hiç bir idası yok .
birde şunu demek zorundayım bak türküyenin hiç dostu varmı? yok neden? çünkü osmanlı zamanın da özelikle yakın yerlerdeki ülkeleri (işgal)edip buraları vergiye(haraç) bağlayıp yılarca sömürmüş osmanlı öyle değilmi? bügün dünyada(usa) yaptıgı gibi ırak -afganistan pakistan örneği gibi osmanlıda O zamanın işgalcisi imis zaten gecim kaynaklarından biride bu değilmi? galata kulesinden uçanın kafasını kestiren şeyh üslamların fetfası ile ? MATBAYİ AVRUPADAN 280 SONRA KABUL EDEN GİBİ BU (EBU SUHUT)DEĞİLMİ? PEYGAMBERİMİZDEN ÖRNEKLERİNE BENDE KATILIYORUM.
SENİN GÖSTERDİĞİN ÖRNEK ÇOK DOĞRU SOY IRK VE SAVAŞAN BİZDEN DEĞİLDİR ? KATILIYORUM AMA OSMANLI HANEDENLIĞI BUNLARI YAPMIŞ İŞTE BUNA HAYIR DİYORUM BENDE .
ADAM KİMİŞ BENİ İLGİLENDİRMEZ? BU KİTABI OKU LUTFEN KULAKTAN DUYMA ŞEYLERE İNANMA. BU MEMLEKETE.
NAZIM HİKMETİ VATAN HAİNİ ETİLER ŞİMDİ MİLLİ KAHRAMAN? ADNAN MENDERESİ VE ARKADAŞLARINI İDAM ETİLER ŞİMDİ MİLLİ ŞEHİT ÖYLE DEİĞLMİ? BURA TÜRKÜYE MALESEF SAYFAMDA NAZIMIN ŞİİRİNİ DİKATLE OKUMANI RİCA EDERİM BU MEMLEKETE ARKASINDAN HATİM İNDİRİLEN MEVLÜT OKUTULAN KİŞİ? BAŞIMIZA PKK BELA ETİ BENİM ANAMDA KÜRT DEDİ BUNLARA ÖZERTLİK VERELİM DEDİ İŞTE SONUCU ? HER MÜSLÜMANIM DİYENEDE İNANMA .

BİRDE bunları yazarken aklıma şu geldi neden cevap yazıyorum? sevgili mesutla ve sevdikleri ile umarım aram bozulmaz.
sağlıcakla kalın.

Betül Gürbüz dedi ki...

Bunda ara bozulacak bir şey yok abi! Sonuçta çoğu fikrimiz uyuşmuyor olabilir sizinle ama bu aramız bozulacağı anlamına da gelmiyor!
Her duyduğuna inanma her sakkallıyı da baban sanma demişler tabiki :)

Biz bu osmanlı konusunda anlaşamıcaz herhalde abi! Ama şunu unutma küfür tek millettir!! Neden kimse türkleri sevmiyor çünkü küfür tek millettir!!

Osmanlı konusunda biraz da Prof.Dr. İlber Ortaylı nın kitaplarını karıştırman iyi olur düşüncesindeyim!

Sonuçta dinimizin ilk emri "Oku" değil mi? Farklı görüşleri de oku bence