Perşembe, Mayıs 19, 2011

Niyazi Mısri Hz.



Niyazi Mısri Hz.

Açıklama:
Asıl adı Mehmet olan Niyazi Mısri 8 Şubat 1618'de Malatya'da doğdu. Babası, yörenin önde gelen tasavvuf alimlerinden Ali Çelebidir.

Gençlik yıllarını (20 yaş) Malatya'da yaşadıktan sonra ilim tahsil etmek üzere; Elazığ, Diyarbakır, ve Mardin'e gider. Buralarda iki yıl kadar bazı İslami ilimleri tahsil eder. Buradan Bağdat ve Kerbela üzerinden Mısıra ulaşır. Mısır'da Şeyhunniye Medresesi'nde ünlü Ezher Üniversi'de üç yıla yakın dini ve tasavvufi eğitim görür.

Bütün bu seyahat, değişik ve zengin tahsil hayatına rağmen aradığı manevi huzuru bir türlü bulamayan Mehmet Niyazi, gördüğü bir rüya üzerine tekrar Anadolu'ya dönme kararı alır.

Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Antalya'nın Elmalı ilçesinde yaşayan ve göz bebeğim, kalbimin şifası dediği Halveti şeyhi Ümmi Sinan'a gelerek aradığı kaynağa kavuşur. 13 yıl boyunca ondan tasavvuf eğitimi almak suretiyle manevi anlamda gelişir, olgunlaşır.

Kırk yaşına ulaştığında Ümmi Sina'dan icazet alan Niyazi; Uşak, Çal, Kütahya, Bursa ve Edirne sayahatlerinin ardından İstanbul'a gelerek buraya yerleşir.

1669'da Bursa'ya gelerek, Ulu Cami civarında küçük mütevazi bir mekanda ders ve vaaz vermeye başlar. Bir yandan da geçimini temin ve yoksullara yardım maksadıyla mum yaparak dağıtım ve satış ile meşgul olur.

Bursa'da Abdal Çelebi adında bir tüccar kendisine bir dergah yaptırmıştır. Dergah bugünkü postanenin bulunduğu yerde Törenle açılmıştır. Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet paşanın daveti üzerine Edirne'ye giden Niyazi, sert mizacı , pervasız üslubu ve bazı yenilikçi sözleri ile dönemin yöneticilerini tedirgin etmiştir, endişelenmelerine neden olmuştur.

Yöneticilerin bu tedirginliği zamanla başkaldırı şeklinde yorumlanarak; 1673'te Rodos'a ardından 2 kez Limni'ye (bugün Yunanistan sınırları içinde kalan bir ada) sürgüne gönderilmiştir.

Korkusuzluğu ve hak (doğru) bildiklerini muhatapları kim oılursa olsun yüzlerine haykırmaktan geri durmayan net duruşu, hayatı boyunca O'nun "dikkat ve takip edilmesi gereken biri" olarak anılmasına neden olmuştur. Zaten vefatıda böyle bir takip ve cezanın sonunda vuku bulur.

16 Mart 1694 yılında ikinci kez sürgün edildiği Limni'de 76 yaşında ayağında oldukça ağır demir bukağı olduğu halde vefat etmiştir. Türbesi hala bu adada bulunmaktadır.

Şiirlerinde genellikle Niyazi ve Mısri mahlaslarını kullanmıştır. Türkçe ve Arapça eserleri olan Mısri, aruzla yazdığı şiirlerinde genellikle Nesimi ve Fuzuli'nin; hece ile yazdığı şiirlerinde ise Yunus Emre'nin etkisinde kaldığı görülür.


6 yorum:

Adsız dedi ki...

MUCHAS GRACIAS POR COMPARTIR ESTA PEQUEÑA BIOGRAFÍA. UN GUSTO VISITAR SU ESPACIO.
UN ABRAZO

Scarlet2807 dedi ki...

Hola
¿No tienes traductor en tu blog?
Un beso y que pases un bello fin de semana...
Scarlet2807

Scarlet2807 dedi ki...

Ahora si, lo traduje y leí tu interesante biografía que publicas...
Felicitaciones y me haré seguidora tuya.
Gracias por visitar mi blog, un beso...
Scarlet2807

Beatriz Salas Escarpa dedi ki...

Hola Suraya, muchas gracias por tu visitas, desafortunadamente no puedo entender tus escritos.
Te dejo un abrazo. Feliz Fin de Semana.

mesgur dedi ki...

Tasavvuf seviyorsun?

Mustafa Şenalp dedi ki...

Senide Severim
Mesutum.